4.3.9.Mesleki Eğitim Faaliyetleri
Maliye Bakanlığının belirlediği ve Kurumlar Vergisi Uygulama Genel Tebliği ile düzenlediği aşağıdaki konuların dışında verilecek mesleki eğitimlerden elde edilen kazançlar, diğer tüm şartları sağlasa bile kurumlar vergisi matrahından indirilemezler.
"Mesleki eğitim hizmetleriyle ilgili olarak Maliye Bakanlığına belirleme yetkisi verilmiş olup ilgili bakanlıkların görüşü alınmak suretiyle bu indirimin uygulanmasında mesleki eğitimin kapsamına giren hizmetler aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.
- Planlama, tanıtım, satış, satış sonrası hizmetler, marka yönetimi, finansal yönetim, teknik destek, Ar-Ge, tasarım, dış tedarik, yeni geliştirilen ürünlerin test edilmesi, laboratuvar, araştırma ve analiz,
- Sanayi, turizm, inşaat, tarım, savunma, reklam, internet ve e-ticaret, çevre, sağlık, basın, kültür-sanat, sigorta, enerji, spor ve denizcilik, iç ve dış ticaret, lojistik ve ulaştırma.
Buna göre, yukarıda yer alan alanlarda verilen mesleki eğitim hizmetleri, indirim kapsamında değerlendirilecektir.”
Tebliğ’de sayılan alanlarda mesleki eğitimin Türkiye’de verilmesi ve Türkiye’de yerleşik olmayanlara verilmesi gerekir. Bunun için mesleki eğitim alan kişilerin geçici olarak Türkiye’ye gelmesi ya da uzaktan eğitim metoduyla Türkiye’den yurt dışına verilmesi gerekir. Bu şekilde verilecek eğitimler, kısa ve yoğun kurs programları, uzun vadeli ve kapsamlı eğitim programları, belirli bir beceri veya bilgi setinde uzmanlaşmayı sağlayan sertifika programları ya da belirli bir meslek dalında uzmanlaşmayı sağlayan uzmanlık programları şeklinde verilebilir.
Kanun metnine göre söz konusu eğitimleri verecek mükelleflerin Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve gözetiminde faaliyette bulunması şartı aranmamaktadır. Tebliğ’de belirtilen alanlardan birinde yeterli uzmanlığa sahip olan bir firma bu mesleki eğitimleri verebilir.
Eğitim alan kişiler, Türkiye’de yerleşik olmadıkları müddetçe bu eğitimlerden yurt dışında yararlanıldığı söylenebilir. Söz konusu mesleki eğitimler Türkiye’de iş bulma vaadiyle verilse bile, eğitim alanların eğitim süresi göz önüne alınarak Türkiye’de yerleşik olmamaları yeterlidir. İlk defa mesleki eğitim alma gayesiyle Türkiye’ye gelenlere ve eğitimden sonra Türkiye’de geçirdikleri süre 185 günü aşmayanlara verilen eğitimlerden elde edilecek kazançlar, indirim kapsamı dahilinde olması gerekir. Mesleki eğitimi aldıktan sonra kişinin Türkiye’de işe girmesi, mesleki faaliyette bulunması eğitimin mahiyetini değiştirmemektedir.
“Danışmanlık ve reklam tasarım hizmeti faaliyetinde bulunan, bu kapsamda Türkiye üzerinden Fransa uzantılı (…) internet sayfalarında yayınlanmak üzere bu web sitelerinde reklam vermek isteyen veya buralarda alım satım yapmak isteyen Fransa mukimi gerçek ve tüzel kişilere doğru satış pazarlama teknikleri gösterilerek ürünlerin daha hızlı bir şekilde satılmasını sağlamak ya da bu web sitelerinin dizaynını veya tasarımını yapmak suretiyle hizmet veren şirketin, bu hizmetler nedeniyle elde edilen kazancın Kurumlar Vergisi Kanunu 10/1-ğ kapsamında sayılan hizmetler arasında yer almadığından, söz konusu faaliyetlerden elde edilen kazancın yüzde ellisinin anılan düzenleme kapsamında kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.”[1]
Yazılım faaliyetleri kısmında belirtildiği gibi görüş sorulurken yapılan hizmetin mahiyeti Kanun’da sayılan faaliyetlerle doğrudan ilişkilendirilmedikçe mukteza taleplerinden olumlu bir görüş alınması mümkün değildir. Oysa sunulan hizmetlerin mahiyetine bakıldığında, reklam, internet ve e-ticaret alanlarında verilen bir mesleki eğitim hizmeti olduğu görülecektir.
Eğitim alan kişilerin bu mesleki eğitimleri Türkiye yerine başka bir ülkeden alma alternatifleri varken Türkiye’den alıyorlarsa mesleki eğitim faaliyetinin teşvik edilmesindeki amaç gerçekleşmiş demektir. Diğer taraftan mükellef kabul etmedikçe, uzaktan eğitim yöntemiyle verilen mesleki eğitimlerin kayıt altına alınması, kavranması son derece zordur. Bu sebeple zaten kayıt altında olan mükelleflere bu şekilde olumsuz görüş vererek kayıt dışına itmenin mantıki bir gerekçesi de bulunmamaktadır.
Diğer taraftan mesleki eğitim konularında uzman kişilerce verilen danışmanlık hizmetlerinin satış, reklam, pazarlama danışmanlık, finansal danışmanlık, lojistik danışmanlık gibi daha genel anlamda idari danışmanlık faaliyeti olarak tanımlanması, Kanun’da yer almadığı için de bu faaliyetlerden elde edilen kazancın indirim uygulamasına konu edilmemesi kuvvetle muhtemeldir.
“…Almanya'da yerleşik firmalara, discount marketlerde pazar geliştirme ve firmanın ticaretini yaptığı ürünlerin daha iyi pazarlanabilmesi, raf konumlandırmaları, fiyat politikası ve benzeri konularda bilgi toplayarak verilen danışmanlık hizmetinden elde edilen kazanç… yapılan danışmanlık faaliyeti, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89/1-13 numaralı bendinde sayılan faaliyetler içinde yer almadığından, bu faaliyete ilişkin elde edilen kazancın … indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.”[2]
Mesleki eğitim faaliyet konularıyla ilgili özel ders mahiyetinde verilen danışmanlık hizmetlerinden elde edilen kazancın da indirim uygulaması kapsamına alınması Kanuni düzenlemenin getiriliş gerekçesine çok daha uygun olacaktır. Türkiye’den yurt dışına verilen, Türkiye’ye alternatif olarak başka ülkelerden de alınabilecek olan, uzmanlık gerektiren bu hizmetten elde edilen gelirin, mükellef beyan etmedikçe, tespiti de zaten güçtür. Biraz daha genişletici bir yorumla bu faaliyetleri kapsam içine almak, kayıt dışılığı azaltacak vergi gelirlerini de artıracaktır. Bu tür kararları almaktan korkmamak gerekir.