15.İşlemlerin Gerçekliğini İspat
Vergi Usul Kanunu’na göre (madde 3/B) vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti, yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Bu kapsamda ‘Ön Tespit ve İzah Değerlendirme Komisyonu’ tarafından yürütülen inceleme veya idari araştırma aşamasında, SMİYB kullandığı iddia edilen mükellefe, söz konusu belgelerin gerçekliğine yönelik deliller ileri sürme imkânı verilir. İdare tarafından sahte veya yanıltıcı olduğu yönünde bulgular bulunan bir belgenin gerçek bir işleme dayandığı ve işlemin mahiyet ve miktar itibarıyla belgelere doğru olarak yansıtıldığı mükellef tarafından delil serbestisi kapsamında iddia ve ispat olunabilir.
Mükellefler belgelerin gerçekliğini ve doğruluğunu ispatlayabilmek için aşağıdaki gibi ilgili delilleri vergi dairesine yazılı olarak sunabilirler:
a) Ödeme belgeleri: Banka dekontları ve çeklerin aslı ya da noter onaylı örnekleri işlem bedeli ödemelerinin banka yoluyla yapıldığını tevsik eder. İnternet bankacılığıyla yapılan ödemelerde ilgili banka şubesi tarafından onaylanan banka dekontu internet çıktıları, hesap ekstreleri, mükellefe ait kredi kartı ekstreleri, PTT belgeleri, kamu kuruluşu veznelerine yapılan ödeme makbuzları da ödemeyi tevsik eden geçerli belgelerdir.
b) Diğer destekleyici belgeler: taşıma irsaliyesi, yükleme, boşaltma belgeleri, depo – kantar fişi, ambalajlama belgeleri, sigorta poliçesi, vergi, resim, harç, pay, fon gibi ödeme belgeleri de yapılan işlemin gerçekliğini tevsik etmeye yarayan destekleyici belgelerdir.
İdari araştırma aşamasında, mükellef tarafından sunulan delillerin değerlendirilmesi, idari araştırmayı yürüten birimdeki ‘Ön Tespit ve İzah Değerlendirme Komisyonu’ tarafından yapılır. İleri sürülen delillerin işlemin gerçekliğini göstermesi halinde mükellef özel esaslara alınmaz.
Komisyonun, sunulan delilleri inandırıcı bulmaması için belgeyi düzenleyen hakkında olumsuz rapor bulunması yeterli olacaktır. Diğer bir ifadeyle hakkında olumsuz rapor bulunan bir mükelleften yapılan mal ve hizmet alımlarına yönelik işlemler, hangi belgelerle gerçekliği ispat edilirse edilsin, mükellef özel esaslara alınacak ve incelemeye sevk edilecektir.
Her ne kadar KDV UGT’de verilen bir örnekte geçen “… akaryakıt alımı yapıldığı iddia edilen mükellefin, iadeci mükellefin bağlı olduğu ilden farklı bir ilde bulunması ve/veya yapılan taşımacılık hizmetinin güzergâhı üzerinde bulunmaması gibi şüphe uyandıran bir durumunun bulunması halinde, vergi dairesince yapılan değerlendirme sonucunda ödeme belgesi işlemin gerçekliğinin tevsiki hususunda yeterli bulunmayarak yalnızca ödeme belgesine göre işlem tesis edilmeyecek ve mükelleften ilave açıklamalar istenebilecektir.” ifadesine rağmen uygulamada Komisyon, hiçbir zaman böylesi bir karşı değerlendirmede bulunmamaktadır. Tebliğ’de belge gerçekliğinin ispatına yönelik çok güzel olumlu ifadeler olmasına rağmen vergi müfettişi tarafından hazırlanmış bir olumsuz rapor olması halinde bu rapor karşısında sunulacak her belge aciz kalmaya en başından mahkumdur.
Dolayısıyla daha öncesinde belirttiğimiz gibi ‘sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanma tespit yazıları’nın tek fonksiyonu, mükellefin söz konusu belgelerde yer alan KDV’lerin indirim veya iade konusu edilip edilmediğini tespit etmektir. Bu tespitle birlikte kullanıcı mükellef, düzeltme beyannamesi verip çıkan vergi ve cezaları ödemediği müddetçe, hakkındaki olumsuz tespit tamamlanmakta ve özel esaslara alınmaktadır. Bu durumda özel esaslara girmemek için mükellefin ödeme haricinde yapabileceği tek şey 3 kat teminat göstermektir.