3.Kanun Gerekçeleri
Kanun hükmünü doğru yorumlayabilmek için madde gerekçeleri önemlidir. Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yukarıda yer verilen değişiklikleri yapan 6322, 6728 ve 7491 sayılı kanunların ilgili madde gerekçeleri[1] aşağıdaki gibidir:
“Hindistan ve Malezya gibi ülkelerde etkin bir şekilde desteklenen hizmet ihracına yönelik olarak ülkemizde de vergisel teşvikler getirilmesi suretiyle genç ve kalifiye bir nüfusa sahip olan Türkiye’nin beyin göçü vermeden, hizmet ihracına imkân sağlanacağı, böylece üretim, istihdam ve ihracata yönelik olarak çok önemli katkıların yapılacağı,” öngörülmektedir.
“Hizmet ihracı yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin artırılması, yeni ihracat alanlarının oluşturulması, istihdam imkânlarının yaratılması ve nitelikli işgücünün Türkiye'de istihdamının artırılarak sürdürülmesinin desteklenmesi amacıyla, yüksek katma değer yaratma potansiyeli bulunan hizmetler için yeni bir teşvik unsuru ihdas edilmektedir. Yurt dışı yerleşiklere yüksek katma değerli hizmet veren hizmet işletmeleri vergisel açıdan teşvik edilerek, bu faaliyetlerden elde edilen kazancın % 50'sinin beyanname üzerinden indirilmesi imkânı getirilmektedir.”
“Bu teşvikler, bir taraftan ülkemizde belli bir konuda uzmanlaşmış, yabancı dil bilgisine sahip olan vatandaşlarımızın istihdam olanaklarını artıracaktır. Yurt dışına gitmeksizin de dünyanın her yerine birçok hizmetin verilmesi imkânı doğacağı için beyin göçünü de engelleyecektir.”
“Ayrıca, bulunduğu coğrafi konumu itibarıyla ülkemizin, bölgesel hizmetlerin merkezi olmasına yönelik hedefi çerçevesinde, ürün testi, sertifikasyon, veri işleme, veri analizi ve mesleki eğitim hizmeti verenler tarafından, Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan bu hizmetler dolayısıyla oluşan kazançların yarısının, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde indirim konusu yapılması öngörülmektedir.”
“Bu hizmetler, yararlanıcısı yurt dışında olan müşterilere, uzaktan erişim imkanları kullanılarak verilen, münhasıran yurt dışında yararlanılan; mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi, veri saklama, tıbbi raporlama gibi hizmetlerdir.”
“Ayrıca, ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %50'sinin de beyanname üzerinden indirilmesi mümkün olacaktır. Bu hizmetlerin, fiziki olarak Türkiye'de verilmekle birlikte, yararlanıcısının yurt dışı yerleşikler olması gerekecektir.”
“Mevcut düzenlemede, yurt dışına verilen mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kayıt tutma, çağrı merkezi, ürün testi, sertifikasyon gibi bazı hizmetler ile yabancılara verilen eğitim ve sağlık hizmetlerinden elde edilen kazançların %50'si belirli koşullarda mükellefler tarafından beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilmektedir. Madde ile bu hizmetlerden elde edilen kazançlara indirim uygulanabilmesi için, kazancın tamamının Türkiye'ye transfer edilmesi şartı getirilmekte ve indirim oranının %80 olarak uygulanması sağlanmaktadır. Ayrıca, Cumhurbaşkanına Türkiye'ye transfer edilecek kazanç tutarını azaltma ve tekrar kanuni seviyesine kadar artırma yetkisi verilmektedir.” Önceki kazanç indirim oranının yanı sıra Türkiye’ye getirilecek paranın transfer oranını da artırmaya indirmeye Cumhurbaşkanına geniş bir yetki verilmiştir.
“Söz konusu istisna, bir kazanç istisnası olduğundan; istisna[2] kapsamındaki faaliyetlerden elde edilen hasılattan bu faaliyetler nedeniyle yüklenilen gider ve maliyet unsurları ve istisna kapsamına giren faaliyetler ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ile müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının amortisman giderlerinden pay verilmesi sonucu bulunacak kazancın %50'si gelir vergisinden istisna olacaktır. İstisna kazancın ve bu bağlamda beyan edilecek kazancın tespiti açısından, istisna kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi ve istisna kapsamında olan faaliyetlere ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve kayıtların da bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekecektir.”
Diğer taraftan kanun gerekçesinde açıkça yazmasa da en önemli gerekçe, söz konusu faaliyetlerin tespitinin zaten son derece güç olmasıdır. Bu sebeple vergilendirme oranı %4’lere kadar düşürülmüştür. Yeter ki bu faaliyetler Türkiye’de yapılsın, istihdam Türkiye’de sağlansın, para Türkiye’de kalsın, her şey kayıt altına girsin, %4 oranında vergilendirme yapmaya Gelir İdaresi razıdır.
[2] Aslında Kurumlar Vergisi Kanunu’nda istisna hükümleri arasında değil indirimler arasında yer almakla birlikte, gerekçeden ve madde metninden de görüleceği gibi bir kazanç istisnası gibi düzenlenmiştir. Bu sebeple istisnaları düzenleyen 5’inci maddede yer alması daha isabetli olabilirdi. Sanırım kazancın yeterli olmaması halinde sonraki yıllara devreden bir istisna olmaması için özellikle diğer indirimler arasında yer almaktadır.